31 Temmuz 2016 Pazar

Senden Önce Ben - Film Yorumu


Will Traynor zengin, başarılı, yakışıklı, yaşamayı seven ve istediği her şeye sahip olan genç bir adamdır. Ancak talihsiz bir motosiklet kazası sonrası felç kalınca yaşama hevesini kaybetmiş, ölmeyi düşünmeye başlamıştır. Louisa Clark ise bir kafede garsonluk yapan, hayatta fazla bir başarısı ve beklentisi olmayan, her daim ablasının gölgesinde kalmış bir kadındır. Lou kafedeki işini kaybedince yeni bir iş aramaya başlar ve Will'in bakıcısı olarak çalışmaya işe alınır. Son derece kültürlü ve donanımlı biri olan Will, Louisa'yı önce küçümsese de genç kadının varlığı ona yaşama sevinci vermeye başlar. 
Aralarında kurulan bu arkadaşlık ve yakınlık, ikisini de çok değiştirecektir.

 

-Genel olarak az biraz spoilerlı-
Üç yıl önce okuduğum bu eşsiz romanın filmini izlemek o kadar farklı hissettirdi ki... Cidden kitabı okuduğumda annem ağladığımı duymasın diye dolabıma girip hunharca ağlamıştım. O günden beri ne zaman bu kitabın konusu geçse boğazım düğümlenir. Çok farklı bir yeri vardır ben de...
Filminin çıkacağını duyduğumda elim ayağıma dolaştı haliyle, çokça filminin de kitap kadar mükemmel olmasını diledim nitekim öyle de olmuş :') 

O kadar güzeldi ki... Oyuncuların eşsiz uyumu, samimilikleri, o güzel gülüşleri Senden Önce Ben'e o kadar yakışmış ki... Ya cidden hayalimdeki Will ve Lou'dan da eşsizlerdi samimi söylüyorum. O kadar içine aldı ki film beni, kalbimi o kadar acıttı ki başladığı andan beri ağlamaya başladım, tutamadım kendimi. Kitabını okuyanları daha çok etkileyeceğini düşünüyorum, bu yüzden izlemeden mutlaka okuyun, okutturun.


Mü-kem-mel-di. Filmin tümü o kadar samimiydi ki. Oyuncular inanılmaz uyumlu. Sam ve Emilia inanılmaz uyumlu. Yaa iki başrol bu kadar mı yakışır aklım almıyor harbi diyorum.





Kitabın dışına çıkılmaması o kadar mutlu etti ki beni. Ya genel olarak her sahne, her oyuncu o kadar gerçekti ki. 
Kalbimde iz bıraktı kitap da, film de... Her bir duyguyu içimde hissettim. Son konuşmaları, son öpücükleri, Will'in mektubu o kadar acıttı ki içimi. Ne desem az geliyor, içimdekileri hâlâ tam olarak ifade edemiyorum, edemeyeceğim gibi.







Neville'imizi gördük bu filmdeee :') Ne kadar patavatsız, kıskanç sevgili rolünde çıksa da karşımıza, o bizim biricik Neville'imiz ♥ 


Filmle kitap birbirini tamamladı benim kafamda. Bu yüzden söyleyebilecek pek bir şeyim yok. Her şeyiyle mükemmeldi. Yazmaya devam etsem de yalnızca mükemmeldi diyeceğim galiba *-*
Konusundan çok bahsetmedim ama herkes az çok biliyordur diye tahmin ediyorum. 
Eğer okumak isterseniz -biraz eski- ama kitap yorumunu da okuyabilirsiniz.


Filmden sonra bu hallere gireceksiniz muhtemelen :



 ama; gözlerinizin kocccaman şişmesine, burnunuzun durmadan akmasına, 
eve peçete kıtlığı getirmenize 
DEĞECEK :')


Çokça ağlatan, bolca ders veren hatta size cesaret bile verebilen bu filmi kesinlikle izleyin. 
İzleyin ve aşkın engel tanımadığını görün. 
İzleyin ve hayatındaki zorluklara rağmen enerjisini yitirmeyen Louisa Clark'ı tanıyın. 
İzleyin ve hayatı dolu dolu yaşamayı öğrenin. 
İzleyin ve gülümsemeyi yüzünüzden eksik etmeyin. 
Kendinizi, mükemmel bir hayatı varken kötürüm kalan Will'in yerine koyarak izleyin. 
Kendinizi, sevdiği adamın ölümüne göz yummak zorunda olan Lou'nun yerine koyup izleyin.
Ve her şeye rağmen hep gülün hep :') 
Sevgilerimle.
Ha bi de peçetesiz izlemeyin!


Puanım: 5
Tür: Dram, Romantik
Süre: 110 dakika
IMDb: 7,6/10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...